Özer Kanra


FAKÜLTEYE GİDİŞ : Özer Kanra Edebiyat fakültesinin coğrafya bölümünde okuyor. 2. sınıf öğrencilerinden ve okula düzenli bir şekilde devam etmekte.  Alt fotoğraflarda evinde;
Boş zamanlarını evinde müzik dinlemek, şarkı söylemek, bazende piyanonun başına oturarak geçiren genç futbolcu altta üstteki fotoğrafta bir taraftan önündeki meyveleri bitirmeye çalışıyor, bir taraftan da teyzesinin kızının çaldığı piyanoyu dinliyor. Hemen altında ise kendisi piyano başına geçmiş bir şeyler çalmaya çalışıyor.
Genç futbolcunun hususi hayatı evinde işte böyle geçiyor denebilir. Müzik, kitap, dans ve nihayet düşünceleriyle baş başa kalışı... Edebiyat fakültesine devam eden Özer "şimdilik" diyor, "hissi meselelere fazlaca kendimi kaptırmıyorum. En iyisi yapacak bir şeyler bulmak. Zaten günlerim kendi kendi geçip gidiyor..."

Yeşil-beyazlı Vefa futbol takımının şimdiki halde orta haf mevkisinde oynayan 1.78 boyundaki genç futbolcusu Özer Kanra, üç kız ve dört erkek kardeşin ortancası. 1938'de Fatih'te doğmuş. İlkokul tahsilinden sonra Gelenbevi ortaokulunda okumaya başlamış. "Bu mektepteyken büyükler arasında futbol oynamam beni sınıf arkadaşlarım arasında bir nevi imtiyazlı talebe haline getirmişti." diyen Özer sözlerine şöyle devam etti : "Tenis topu ile futbol oynamak bizim için erişilmesi hayli güç bir lükstü. Ekseriyetle bezden yaptığımız toplarla oynardık. Bir taraftan top peşinde koşarken, bir taraftan derslerle uğraşırken günler geçti. Vefa lisesi ve Atatürk lisesinde okuyarak lise tahsilimi tamamladım. Bu arada Yavuz Sultan Selim takımına girmiş futbolumu ilerletmeye çalışıyordum. Henüz 15 yaşındaydım ve o sene takımımız İstanbul 1. amatör kümeye yükselmişti.
Sonrasında aradan zaman geçti Yavuz Sultan Selim takımına girişimin 3. senesinde genç milli takıma seçildim. Pek tanınmayan bir kulüpteyken milli takıma alınmam beni manevi yönden bayağı kuvvetlendirmişti. Genç milli takımla Polonya'ya karşı İstanbul'da oynadık. Sonra bunu İspanya seyahati takip etti. Oviedo şehrinde Almanyayı 2-1 yendik. Dijon'da İtalya ile 1-1 berabere kaldık. İstanbul'a döndüğümüz zaman tecrübem bir kat daha artmıştı. Antrenör Sabri Kiraz'ın teklifi ve desteklemesiyle bugünkü kulübüm Vefa'ya profesyonel olarak transfer oldum. 2 senelik kontratım bitince 2 senelik yeni bir anlaşma yaptım. Bu yıl Vefa'daki 3. yılım. Kalecilik hariç tutulursa hemen hemen her mevkide oynamış sayılırım. Şu an haf hattında oynuyorum. Halbuki küçükken kalecilik yapmaya bayılır ve ekseriye kalede oynardım."
Genç futbolcu iki seneden beri edebiyat fakültesinin coğrafya bölümüne devam ediyor. "Burayı bitirdikten sonra imkan olursa ikinci bir fakülte daha bitirmek istiyorum." diyen Özer, Fatih'teki evlerinde annesi ve kardeşleri ile birlikte oturuyor. Boş zamanlarını müzik dinleyerek ve kırlarda yalnız başına gezerek değerlendiriyor. Ekseri sabahları dokuza doğru kalkıyor. Antrenman olduğu zaman Vefa stadına, çalışma olmadığı zaman fakülteye gidiyor. "Öğle yemeklerini muntazam evimde yerim." diyen genç futbolcu arkasından ilave ediyor : "Annemin yemekleri öyle bildiğiniz gibi değildir, onun için dışarıda yemek yemem hemen hemen imkansız hale geliyor."
Özer Kanra yazları kamp hayatı yaşamayı seviyor. Ekseriyetle arkadaşlarının kurduğu kamplarda davetli olarak bulunuyor.
"Hem Türk müziğinden, hemde caz müziğinden hoşlanan futbolcunun beğendiği sanatçıları sıralayacak olursak : Ahmet Üstün, Emin Gündüz, Sevim Tanürek ve Müzehher Güyer ilk sırayı teşkil ederler. Bilhassa sonuncu sanatkarın söylediği "Ayrılmak ne kadar zor, unutulmak ne acı..." isimli şarkının hayranı.
Özer Kanra bir gün futbolu bırakırsa ticaret hayatına atılmak istiyor. Ama her şeyden önce tahsilini düşünüyor. Dansla arası hayli iyi. Boş zamanlarında evde kardeşleriyle dans ediyor. Ayrıca çay ve partilere kardeşleriyle beraber gitmesi onun bu merakını güzel bir şekilde göstermektedir. Ayrıca evlerinde küçük alaturka müzik partileri yaptıkları da oluyor. Hep birlikte söyledikleri şarkıları zaman zaman ses alma cihazına kaydediyor ve sonra dinliyorlar.
Genç futbolcu bu güne kadar Avrupa'nın muhtelif memleketlerine seyahatler yapmış. Bunların içinde Bulgaristan, Polonya, Romanya, Almanya, Avusturya, İtalya var. Özer'in en çok beğendiği yer İtalya ve şehir olarak Roma. Genç futbolcunun bütün başarısına rağmen annesi futbol oynamasına taraftar gözükmüyor. Hatta : "Benim hiçbir zaman onayım olmadı. Bugün futbolu bırakacak olsa derecesiz memnuniyet duyarım..." demekten de geri kalmıyor. Mamafih bütün bunların yanında sempatik sporcunun spor ve tahsil hayatını başarılı bir şekilde yürütmesi kendisine çok iyi bir not verdiriyor.
Özer : "Dış memleketlere yaptığım seyahatlerde pek zorluk çekmiyorum. İngilizce olarak rahatça konuşabiliyorum. Zaten seyahat etmeyi de çok severim. Yalnız bir farkla ki demir perde memleketlerine değil. Bundan önce gittiğim Romanya ve Bulgaristan seyahatleri bende hiçte iyi bir intiba bırakmadı." Ekseriyetle yolculuklardan birkaç plak veya yeni bir bant alarak dönen genç sporcu bu sene milli ligde 7. olabileceklerini sözlerine ekliyor...1960


ÖZER VE AİLESİ

Güzel bir hava ve onlar balkona çıkmışlar. Fotoğrafta soldan sağa : Annesi Saniye Kara, Özer ve kardeşleri Hamiyet ile Ayten Kanra...

(Röportaj : Semiral Bilbaşar - Fotoğraflar : Ozan Sağdıç)