İkinci Mahmut'u hayran bırakan bir iftar yemeğinin hikayesi


2. MAHMUT'U HAYRAN BIRAKAN BİR İFTAR YEMEĞİNİN HİKAYESİ

19. asrın başlarında devrinin büyük şöhretlerinden biri olan Şeyhülislam Dürrüzade Aptullah Efendi kibar ve çok zengin bir adamdı. Dillerde dolaşan servetini 2. Mahmut duymuş ve bir ramazan ayında o sıralarda mevkisinden çekilmiş olan eski Şeyhülislama haber vermeden iftara gitmeye karar vermişti.
Üsküdar'a geçip Mihrimah sultan camiinde ikinci namazını kıldı. İftara doğru vükela ve ricalden mürekkep kalabalık bir heyet padişahın emri üzerine Doğancılara doğru yürümeye başladılar. Heyetin arkasından da padişah göründü. Bütün bu kalabalığın Dürrüzade konağına doğru geldiğini gören Şeyhülislam'ın kethüdası büyük bir telaşla efendisine koşup padişahın vükelası ile beraber gelmekte olduğunu haber verdi. Dürrüzade sakin bir sesle : "Efendi ne telaş ediyorsun, hareme haber gönder harem tablalarından bir iki tanesini dışarı versinler, benim yemeğimi de efendimize takdim ediniz." dedi ve kapıdan gelenleri karşıladı. Esasen iftar vakti de olduğundan hemen sofraya oturuldu. 2. Mahmut ayrı bir salonda Dürrüzade ile beraber iftar etti. Yemekler çok nefis ve bilhassa yemeklerin getirildiği kaplar fevkalade kıymetli ve zarifti. Tabaklar, kaseler 2. Mahmut'un dikkati nazarını çekmişti.
O sırada pilavla gelen billur hoşaf kasesini diğer kase ve tabaklar kadar güzel bulmayan padişah bunun sebebini sordu. Dürrüzade : " Dainiz lezzetini bozmasın diye buz parçalarını hoşafın içine attırmıyorum da, manzuru şahaneleri olduğu gibi kaseleri buzdan yaptırıp onun içine koyduruyorum !" cevabını verdi.
Padişah sonraları bu iftar hikayesini yakınlarına anlatırken bu buzdan kase için : "Kendiliğimden bilmediğime çok utandım." demiş. O gün 2. Mahmut, Dürrüzade'ye "Sizin ahçı pek iyi, isterseniz bizim ahçı ile değiştirelim." diye iltifatta bulunmuş. Bu ziyaretten sonra Dürrüzade'nin ne vakit ismi geçse : "Herif kibardır..." diye anar imiş... 1960