Kendin Dik, Kendin Giy ! Kursu


ANKARALI KADINLAR ARASINDA BAŞ GÖSTEREN SALGIN = KENDİN DİK, KENDİN GİY !
Başkentli hanımlar pratik yolla provasız biçki-dikiş öğreten kursa büyük rağbet gösteriyorlar.
(Röportaj : Semra Helvacıoğlu - Fotoğraflar : Taner Atilla)
DEVAMLI ÇALIŞMA : Ankaralı hanımların büyük ilgisini çeken "Kendin dik, kendin giy" kurslarından birine katılan hanımlar var güçleriyle dikiş öğreniyorlar. 

Ankaralı hanımlar arasında koleradan daha hızlı bir şekilde yayılan bir salgın türedi : Kendin dik, kendin giy !...
Fakat çok faydalı bir salgın bu. Çünkü hanımları terzi karşısında dakikalarca dimdik durma zahmetinden bir çırpıda kurtardığı gibi, eş dost günlerinde yapılan baş ağrıtıcı dedikodulardan, beş çaylarından, sık sık tertiplenen toplantılardan azat ediverdi. Şimdi başkentte pek çok hanım bu salgın sayesinde evlerine kapanmış gece-gündüz demeden harıl harıl provasız elbise dikmeye çalışıyorlar.
Ankara'daki bu yeni akımı Ülkü Cönger adındaki bir hanım yarattı. 4 ay süren ve sonunda kadınlara 1-2 saatte provasız elbise dikme yeteneğini kazandıran bu müteşebbis hanımın kendin dik, kendin giy adını verdiği biçki-dikiş kursları büyük ilgi uyandırdı.
Ülkü Cönger'in açtığı kurs konusunda daha geniş bilgi almak için kurs mahalline gittiğimiz gün imtihan vardı. Konuda eteklik idi. 15 ile 65 yaş arasındaki kurs öğrencileri büyük bir heyecanla yazıp çiziyorlardı. İmtihan olanları tek tek gözden geçirince şaşırmadık desek yalan olur. Kimler yoktu kimler ? Masaların birinde gençlik ve spor bakanı İsmet Sezgin'in eşi Saadet Sezgin oturmuş ter döküyordu. Kız teknik öğretmen okulunda öğretmen olan Saadet Sezgin okulda kendi öğrencilerini imtihan ederken aynı şey şimdi kendi başına gelmişti. Başka bir masada Recep Peker'in gelini Nejla Peker oturuyordu. Bir başka tarafta ise eski adliye bakanlarından Ekrem Tüzemen'in eşi Belma Tüzemen hemen göze çarpıyordu.
Kurs öğrencilerinin çoğunluğunu avukat ve öğretmen hanımlar teşkil ediyordu. Haftanın iki gününü burada geçiriyorlarmış. Çalışmalar müzik yayını ile birlikte yapılıyor. Hatta eteklik imtihanında dahi müzik kesilmedi.
İmtihandan sonra 10 dakika tıpkı okullarda olduğu gibi teneffüse çıkıldı. Sonrada pantolon dersi başladı. Kurs yöneticisi Ülkü Cönger öğrencilerine pantolon konusunda bilgi verirken, Saadet Sezgin'de kursa niçin katıldığını bize anlattı :
- Ülkü Cönger'in eşi bahsetmişti. İlgilenip geldim, iyi ki gelmişim. Terzilerin önünde saatlerce prova derdinden kurtuldum. Şimdi pek çok şeyimi kendim dikiyorum. Hemde 1-2 saat içinde...
Her 4 aylık kursun bitiminde bir defile tertipleniyor ve bu bu defilede kurs boyunca dikilen elbiseler sunuluyormuş. Bu defilenin mankenlik işini kurs öğrencileri yapıyormuş.Yani herkes kendi vücuduna göre diktiği elbiseyi sırtına geçirip davetlilere sergiliyormuş.
Her yıl Avrupa'da bu konuda araştırma yapan Ülkü Cönger diyor ki :
- Kendin dik, kendin giy sloganı umulmadık bir şekilde yayıldı. Şimdide "zarafet" salgını başlayacak. Yalnız benim kursuma diğerlerinden ayrı olarak her yaştan insanlar katılacak. Çünkü benim arzum ev hanımlarına yardımcı olmak.
Ülkü Cönger bu konuda bir hatırasını şöyle anlattı :
- Kurslarıma devam eden bir vali hanımı vardı. Biçkiyle beraber zarafet derslerine de giriyordu. Kursları bitirdikten sonra bir gün bana geldi ve "Şimdi anladım ki zarif bir kadın kocasının baş tacı oluyormuş." dedi. İşte benim amacım bu. Hanımların kendi güvenlerini kazanmalarına yardımcı olmak... 1970
Fotoğraflarda kurs yöneticisi bir saatte provasız olarak dikilen bir etekliği kurs öğrencilerine gösterirken (solda), Bakan eşi Saadet Sezgin sağda görülmektedir...