Osman Seden


Rejisörlerimizi tanıtıyoruz
Prodüktörlük ve senarist yardımcılığıyla filmciliğe atılan Osman Seden ilk rejisörlüğünü "kanlarıyla ödediler" filminde yapmıştı...
Yazan : Coşkun Şensoy  

Osman Seden 48 senelik bir maziye sahip Kemal film şirketinin çevresinde doğup büyümüş. "İstesem de istemesem de sinemacı olacaktım." diyor.
Şirketin kurucuları Kemal ve Şakir Seden kardeşlerden biri babası, diğeri amcası.
Alman lisesinden sonra Hukuk fakültesinde okuduğu yıllarda Türk filmciliği yeni bir hamle içindeydi. Birçok rejisör ciddi filmler yapmaya uğraşıyordu. Fakat o sırada Seden kardeşler ani bir kararla yerli filmciliği bırakmaya ve sadece yabancı film ithal etmeye karar vermişler. Onları tekrar film işine ikna edebilmek Osman Seden için çok güç olmuş ve senelerce sürmüş.
Kemal film yeniden faaliyete geçince şirketin aynı zamanda prodüktörlüğünü de eline alan Seden, Kani Kıpçak'ın idaresinde "İstanbul kan ağlarken" filmini meydana getirmiş. Film o sene öyle hasılat yapmış ki bu sefer amcası işe devam etmesi için onu zorlar olmuş. Arka arkaya çevrilen "Kanun namına", "İngiliz Kemal", "Öldüren şehir" filmlerinin prodüktörlüğünü yapıp, senaryolarına katılmış. O zamanlar Lütfi Akad şirketin rejisörü imiş.
1956'da "Kanlarıyla ödediler" ile ilk reji denemesine girişen Osman Seden, "Sönen Yıldız", "İntikam alevi", "Berduş", "Altın Kafes", "Bir avuç toprak", "Gurbet" gibi birçok filmler meydana getirmiş.
"Filmlerimde hep hareket aradım." diyor. Prodüksiyon şartları yüzünden son senelerde daha çok istemediği konuları işlemeye mecbur olmuş. Bundan çok şikayet ediyor. Filmciliğimizin en verimli olduğu 1959-1960 yıllarında birçok kaliteli filmin fiyaskoyla neticelenmesini buna örnek gösteriyor.
1923'de İstanbul'da doğan Osman Seden'in meslektaşlarından farkı daima kendi firmasına film yapması. Dışarıdan çok teklif alıyormuş ama başkasına çalışmamayı prensip haline getirmiş.
Bugüne kadar "Düşman yolları kesti", "Beraber ölelim", "Aşktan da üstün", "Namus uğruna" ve "İki aşk arasında" yaptıklarından en iyileri... Kendisi "Beraber ölelim"i hepsine tercih ediyor. 1956-1957 sezonunda kameramanına "Senenin en iyi foto direktörü" mükafatını kazandıran bu filmden "Onun çok hakkını yediler, iyi filmdi." diye bahsediyor. Filmlerinden konuşurken çocuklarından bahseder gibi olan rejisör, bir zamanlar tekniğine güvenmez, tekniğini daha çok konulardan alırdı. Son senelerde yaptığı filmler artık bunun tamamen aksini gösteriyor. 
Bir filmin iyi olması başlangıçtaki tesirler kadar çekim devamınca rejisörle konu arasında kurulan bağların kopmamasıyla mümkün olurmuş...
Osman Seden, Amerikan sinemacılığının bir buhran geçirdiği fikrinde. "Tam bir hüviyet kazanmadıkları taktirde çekim hep şarka kayacaktır." diyor. Onca kütle prodüksiyonları artık tarihe karışmış. Rejisör bunlardan başka filmciliğimizde son senelerde başlayan bir yıldız (star) saltanatından söz açarak bilhassa bundan şikayetçi olduğunu belirtti. Hiçbir baş artist çalışmak için 15 günden fazla veremiyormuş. Ama bu 1-2 seneden fazla süremez, diyor.
Bugünlerde Feridun Karakaya'nın bir kaza geçirmiş olması yüzünden bitirilmesi kısa bir süre geri bırakılan "Cilalı ibo rüyalar aleminde" filminden sonra senaryosunu Bülent Oran'ın yazdığı "Sokak kızı"nı çekmekle meşgul... Fikret Hakan, Fatma Girik, Öztürk Serengil filmin baş oyuncuları...
Yakında bu sene Kenter kardeşlerin temsil ettiği Necati Cumalı'nın "Nalınlar" piyesini filme alacakmış... "Bu piyesin sinema olması çok zor." diyor.
Zeynep Değirmencioğlu ve Nilüfer Aydan, Osman Seden'in en beğendiği oyuncular. Orson Welles, John Ford, William Wyler takdir ettiği yabancı rejisörler. Bizden Atıf Yılmaz ve Memduh Ün'ü iyi yolda buluyor. Bu sene sevdiği film "Siyah Orfe" olmuş. Osman Seden iyi rejisör olmanın güçlüklerden kesinlikle yılmamak ile ve sete daima hazırlanmış olarak gelmekle mümkün olabileceğine inanıyor...1962